ŞİİRBAZ OLMAK…

ŞİİRBAZ OLMAK

Şair mi şiiri yazar yoksa şiir mi şairi? Hep sorarlar: “Kendi hayatını mı yazıyorsun, bunlar senin yaşadıkların mı?” diye…  Şair vardır insanların arasına karışır, hayatların içerisine süzülür, dokunur, duyar, koklar, özümser.  Arı misali ilhamlarını toplar, topladıklarını itinayla taşır sığınağına. Bir bir çıkarır bohçasından kadim dostları kâğıt ve kaleme dökerek yazar şiirini… Çobanın yıldızlara baktığında görmesi değil midir şairin gözlerini kapattığı an yıldızları görmesi… Dizeler arası kurarlar ipten salıncaklarını kadın olurlar, erkek olurlar bir imgeden diğerine sallanır, konaklarlar…  Büyükten küçüğe esanslarını savurup her bedende başka bir kimliğe bürünür ruhları… Şair vardır duvarların arasına hapseder benliğini, kitap sırtlarına karışır teri, okur, araştırır, zorlar beyin kıvrımlarını bulur buluşturur, kah yazar kah  buruşturur  sayfaları,  yazar unutulmayacak  mısralarını… Şair vardır kendinde olanı yazar,  şair vardır kendinde olmayanı, hasret duyulanı karalar… Yazı stili nasıl olursa olsun her nefesten bir dem alır şair… En nihayetinde  şiirin sihirbazıdır: sıradan kelimeleri allar pullar bambaşka şekillere sokar…

Kimi şair biçimsel özelliklerin arasına sıkıştırır izlenimlerini. Kimi şair özgür ruhludur kendini hapsedemez uyakların, ölçülerin, nazım biçimlerinin arasına… Kanatlanır uçurur ruhunu kaleminin bedeninde, “Serbest nazım” adı altında. Ucu hiç kırılmayan kalemlerdir ilham denilen perileri…  Yerle göğü birleştiren fırtınalar dinmez içlerinde. Bazense en kuvvetli dizelerin yüreklerinden kopmasından önceki derin sessizlik hâkim olur kâğıtlarının beyazına.

Şiir, şair için nedir? Bir hayalin peşinden savrularak varılmak istenen konak mı yoksa hakikat mi? Herkesin bildiğinden farklı olan bir tınının ardından koşmak mı? Şiir, şair için yaşam biçimidir. Her şairin kanında uçurtmalar uçar… Yazmak vazgeçilmezidir, yazmamaksa nefes almamakla eşdeğer…

Şair ulaşamadığını mı yazar yoksa kavuştuğunu mu? Aşka âşık olmak vardır… Araya yılların, yolların girdiği sevdalara tutkun olmak… Mesafelere sevda beslemek… Hep demir atmayı düşlemek  ama her demir attığında demir almaları arzulamak! Yaşanılan aşkların değil imkânsız aşkların tutkunu olmak…

Siz hiç mutlu şair gördünüz mü? Aşkın acısının tüm şiddetini, hasretin içine düşürdüğü ateş bohçasını, mesafelerin ardından bakışlardaki ağıtları, içine sığmayıp taşan dalgaların büyüklüğünü yazmanın güzelliğini, kim bilebilir ki? İnsan âşık olunca mı şiir yazar yoksa şiir yazmak için mi âşık olur? Aşk şairi tetikler, dile gelir tüm düşler… Notasız beste olmayacağı gibi aşksız şiir de olmaz. Şair, herdaim aşka düşer: Bir bayrağa, kadına, toprak parçasına, denize, bir fincan sıcak kahve kokusuna… Yeterki, aşk olsun!

Her şair bir ulaktır aslında… Kelimeleri kulaktan kulağa fısıldayan…   Değil miydi sanatçı dışında her şeyin kolay olunabilirliği… Bir yazar da, şair de kelimeleriyle oynar ustalıkla. Şiirbaz, kelimelerin arasına hapseder koca koca anlamları, kısacık kelimelerin ardına gizler derin manaları… Yazar, herkesin yaşadığı ancak anlatamadığı ne varsa sandığında, çıkarıp, etrafa saçar… Yaşayan kişi okuduğunda “Ben bile bu kadar iyi anlatamazdım” derse doğru anlamlar yüklenmiş olur tümcelere… Yazma sanatı böyle bir şeydir: Kelimeleri dağıtıp, aralarından seçtiklerinle harflerden kuleler yapmak, içerisine yeni hayatlar kurmak ve bunları herkese sunmak. İlk yayıncım derdi ki: “Şiir yazarken senindir, yazdıktan sonra ise herkesin…”.

Şiirbazlar,  sadece yazmayı seçerler… Koşulsuzca okuyan ve hissedenler için…  İçlerine iğne oyası neyi işlediyseler ortaya çıkarmak… Bazen aykırı durmak için bazen anlaşılmak için… Her koşulda  uzakları düşlemek, imkansıza ulaşmak,  paylaşmak… İşte bu benim de sevdamdır! Önce benim olan ne varsa, herkesin olsun!

ARAMA KELİMELERİ

ŞİİRBAZ OLMAK ŞİİR

ŞİİRBAZ OLMAK ŞAİR

ŞİİRBAZ OLMAK YAZAR

ŞİİRBAZ OLMAK İMGE

ŞİİRBAZ OLMAK KİTAP

ŞİİRBAZ OLMAK 22.İZMİR KİTAP FUARI

ŞİİRBAZ OLMAK İZMİR KİTAP FUARI 2017

ŞİİRBAZ OLMAK İSTANBUL TÜYAP KİTAP FUARI 2017

One Response

Leave a Reply