Uzakdoğu tatillerinin genelde ilk durağıdır… Ya orada konaklarsınız ya da oradan tropik adalara transit geçersiniz. Egzotik tatil hayal edenlerin diline mutlaka düşmesine karşın Bangkok’u beğenmek aslında sizin yaşam tarzınızla ilgilidir…
Nehirde yan yana sıralanmış yüzlerce kanonun içerisinde alışveriş kaosu, fillerin üzerinde gezi, bol acılı Thai yemekleri, sınırsız gece şovları, tahtanın bin bir şekle sokulduğu atölyeler, orkide bahçeleri, bol alışveriş, havası nemli pis sokaklar, yoğun akşam trafiği, hilekâr taksiciler, nehrin üzerine kurulmuş evler, turistleri hedef almış hırsızlar… Kimi çok eğlenmiş kimi hiç beğenmemiş… Yola çıkamadan önce duyduklarınızın hepsini unutarak sadece kendi beklentilerinizin ne olduğunu belirleyerek başlamalısınız Bangkok tatiline. Eğer bekârsanız yalnız yahut arkadaş gurubunuzla ya da eşinizle baş başa gitmeye karar verdiyseniz ideal bir yer. Çoluk çocuk ailecek bir tatil planı yapıyorsanız Bangkok sizin için uygun bir konaklama yeri olmaktan uzaktır. Ancak aile tatilinde Bangkok aktarmalı olarak Puket, Samui Adası, Fifi Adası gibi civardaki tropik yerlere geçerek deniz, güneş tatilini tercih edebilirsiniz.
Bangkok’un her mevsim sıcak günleri turistik turlarla renklenmekte. Tur seçimlerini yaparken paketin dâhil olduğu mekânları detaylı incelemekte fayda var. Aksi takdirde verdiğiniz bir dünya paranın karşılığı size tüm gün yorgunluk ve bir dünya tapınak gezisi olarak geri dönecektir. Eğer Budist değilseniz ödediğiniz paraya yanmakla birlikte sıkılacağınız bir gün geçirmiş olursunuz. Turistik mekânların ağırlıkta olduğu bir gezi sizin için keyifli olacaktır.
Bangkok’ta bana en egzotik gelen mekân Floating Market (Yüzen Market) oldu. Kanolara binerek kısa bir nehir turundan sonra ulaştığınız alışveriş noktası yüzlerce kanonun buluştuğu bir nehir yatağı oluyor. Orada kanoların yan yana dizilmiş kaos içindeki görüntüsü insanı şaşırtıyor. Kanoların içerisinde her şey satılmakta! Yemekten, meyveye, şapkadan bibloya… İster kanodan kanoya alışveriş yapın isterseniz karaya çıkarak kıyıya yanaşmış kanolardan… Ne alırsanız alın mutlaka pazarlık yapın. Bu ülkede pazarlık her yerde unutmamanız gereken bir alışveriş şekli özellikle de alışveriş sonrası taksiye binerken… Büyük alışveriş merkezlerindeki mağazalarda pazarlık yapılmasa da sadece hafta sonları açılan büyük Pazar Weekend Market-Çatuçat ve her gün gidebileceğiniz gece pazarları Lumpini ve Pat Pong pazarlıksız hiçbir şey almamanız gereken yerler. Alışveriş kısmı güzel ama ellerinizde paketlerle otele dönüş çoğu zaman eziyete dönüşüyor. Çünkü Bangkok’ta ciddi bir taksi sorunu var. Otelinizden çıkıp bir yere giderken hiçbir sorun yok ama otele geri dönerken hele ki vakit akşamüstü ise yandınız. Taksiciler ya sizi arabalarına almıyorlar ya da geldiğiniz paranın 4 katına götürmeyi teklif ediyorlar. Bahaneleri de yoğun trafik! Trafik saatinde çalışmak için bir nevi fazla mesai istiyorlar. Ulaşım olarak tuk tuk adındaki önü motosikleti andıran arkası 2 kişilik etrafı açık araçlarla daha ucuza gezebilirsiniz ancak tuk tuk taksiye oranla daha az konforlu özellikle de Bangkok’un nemli sıcağında ya da aniden başlayan yağmurunda… Turistik tur içerisinde fotoğraf çektirerek mutlu olacağınız bir deneyim ise file binmek olacaktır. Fil üzerinde atacağınız bir kaç tur size önce ürkütücü gelse de bindiğiniz zaman keyif alacağınız şüphesiz.
Şehirde yemek yiyecek mekân ararken sıkıntı çekmeyeceğiniz kesin. Bol baharatlı, acılı Thai ve Çin yemeklerinin yanı sıra Türkiye’de damak tadınızın alışkın olduğu tüm fast food restoranlar mevcut. Bunların yanı sıra her türlü deniz mahsulünü seçerek pişirttireceğiniz Fish Market(Balık Marketi) lezzetli bir akşam yemeği için birebir. Şehir içindeki otantik restoranlarda da deniz mahsullü yemekleri deneyebilirsiniz. Benim yurtdışında yediğim en güzel seafood pilaf(Deniz Mahsullü pilav) bu ülkede oldu. “Denizden çıkan her şeyi yemem.” diyorsanız içinde sadece yengeç olan pilavı denemenizi özellikle tavsiye ederim.
Bangkok’tan ne alınır derseniz üzerinde fil olan ahşap ve kumaş her şeyi alabilirsiniz. Tabii zevkinize bağlı. Atölyelerde ahşabı her şekle sokarak ince işçilik sergileyen ustalar insanı hayrete düşüren tasarımlar yapıyor. Emek göz nuru olunca fiyatlarda oldukça pahalı. Ancak pazarlarda kendinizi alışveriş canavarına teslim ederken çantanıza mukayyet olunuz. Özellikle gece hayatına karışanlar orada tanışıp arkadaşlık kurdukları kişilere dikkat etmeliler çünkü turistleri hedef alan profesyonel hırsızlar turistleri kurnazca soyuyorlar. Bangkokla özdeşleşen gece hayatı ise insanı zaman zaman şaşırtan hatta utandıran zaman zamansa eğlendiren şovlarla anılıyor. Eğlencenin sınırı bu ülkede yok! Her şey aleni ve doğal. Aklınızın ucundan geçmeyecek şovlara gece kulüplerinde rastlayabilirsiniz. Gece kulübüne gitmem derseniz bu Taylandlılar için önemsiz siz gece pazarında incik boncuk bakarken bile yanınıza gelip size menü uzatabilirler. Siz menü de yazanlara göz atarken şaşkınlıktan diliniz tutulabilir. Tabii ki gösterilen menü Thai mutfağının ana yemek menüsü olmayacaktır! Bırakalım içeriğin ne olduğu da sizlere sürpriz olsun…