Güney Amerika’nın tropik bölgelerinde keşfedilerek gösterişli görünümü ile kral sofralarını süsleyen; zaman içerisinde ana yemeklerden bebeklerin meyve pürelerine kadar geniş bir yelpazede damak tadımıza sunulan iri, güzel kokulu ve lezzetli meyve ananasın insan sağlığına faydaları bilimsel deneyler sonucunda gün ışığına çıktı.
Anavatanı Brezilya ve Paraguay olan, Amerika’nın keşfinden sonra gemiler aracılığıyla İngiltere’ye götürülerek ticareti yapılmaya başlanan ananas, kalın ve etli gövdesini çepeçevre saran 30–40 civarı sert yapraktan oluşur. Dikiminden 15–20 ay sonra çiçeklerinin birbirine yapışmasıyla oluşan meyve uzun yolculuklara dayanabilmesi için ham olarak toplanır. Doğal ortamında olgunlaşmadan toplanan ananas ekşi bir tada sahiptir. Toplandıktan sonra dünyaya ihraç edilme şartlarına göre lezzeti ekşi ya da tatlı olabilir. Marketlerde yer alan fiyat aralığı da ihraç edilme koşullarına bağlıdır.
Yüzyıllar önce nadir bulunan meyve ananas sarı meyve özü, çiğnenirken damakta bıraktığı hoşluk, yeşil yapraklarındaki gösteriş ile asaletin simgesi olmuş, koloni meyvelerinin kralı olarak kral sofralarında yer almış. Ananasın sağlığa olan faydalarıyla önem kazanmasından önce aristokrat çevrelerde değer bulması hatta 1600’lü yıllarda İngiltere Kralı 2. Charles’ın kendisine hediye edilen ananas ile kraliyet sanatçısına portresini yaptırması enteresandır.
Ananas, şaşalı görünümünün altında potasyum, klor, fosfor, kükürt, klor, magnezyum, iyotin minerali, kalsiyum kaynağı barındırmakla birlikte provitamin A, B kompleksi ve C vitamini yönünden oldukça zengindir. Bunların yanı sıra “Bromelain” adındaki sindirimi ve hazmı kolaylaştıran bir enzim içermektedir. Bu enzim ananas bitkisinin sap ve gövdesinden elde edilmektedir. Sadece mide asidine yardımcı olmayan bu madde iltihap giderici ve önleyici bir madde olarak tıp otoriteleri tarafından kabul görmüştür. Sinüzit tedavisinde olumlu etkileri olmakla birlikte idrar yolları enfeksiyonu olan hastaların üzerinde yapılan deneylerde tamamının iyileştiği gözlemlenmiştir. Bromelain, doğal bir kan inceltici olduğundan, kalbe yeterli kan ulaşmaması sonucu ortaya çıkan göğüs ağrısını ve kan pıhtılaşması nedeniyle oluşan damar iltihabını önlediği keşfedilmiştir. Solunum yolu rahatsızlıklarına da iyi gelen bu egzotik meyve astım, larenjit, kronik bronşit tedavisinde faydalı olmaktadır. Yapılan araştırmalarda, ananasın insan sağlığına yaptığı en büyük yardımın meme, akciğer, bağırsak, yumurtalık ve cilt kanseri türlerinde tümör hücrelerinin büyümesini engellediği açıklandı. Bromelain enzimindeki CCZ molekülünün insanlarda bağışıklık sistemini kanser hücrelerini yok etmek maksadıyla harekete geçirdiği, CCS molekülünün de kanser türlerinin yüzde otuzunda işlevi bozulan bir proteini bloke ettiği belirtildi.
Ananasın zengin vitaminler içeren suyu vücuttaki yağları eritmekte, cilde nem katmakta, saçları parlatmaktadır. Ananas toksin atıcı özelliğiyle kozmetik sektöründe çok kullanılan bir meyve. İçerdiği vitamin ve mineraller nedeniyle sivilceli ciltlerin dermanı olarak kabul gören ananas pürüzlü ciltlerdeki cilt lekelerini ve sivilceleri iyileştirmekle birlikte makyaj ürünlerinin cilt üzerindeki olumsuz etkilerini gideriyor. Uzmanların hafızayı güçlendirmek için de tavsiye ettikleri ananas, diğer meyvelerde bulunmayan çok önemli bir element olan mangan içeriyor. Uzun metinleri ezberleyebilmek için fazla miktarda gerek duyulan C vitamini ihtiyacını karşılayan ananas tiyatro sanatçıları ve müzisyenlere önerilebilir.
Avrupa’da meyve salatalarına karıştırılan ananas uzak doğuda et, tavuk ve deniz ürünleri ile pişirilerek ana yemeklerde damak tadımızı sorgulamakta. Ancak meyve-sebze kültüründe ritüel olmuş usül “Taze tüketim” sağlık açısından en doğru tercih sayılır. Kesildikten sonra bekletilen ya da konserve olarak tüketilen ananas besin değerini kaybedecektir. Sert dış kabuğu nedeniyle kesimi zor ama yemesi lezzetli olan meyveyi oda sıcaklığında muhafaza etmeli, kesildikten sonra yenilmemiş olan dilimleri buzdolabında saklamalı.
İngiliz kolonilerinde arkadaşlık ve misafirperverlik sembolü olan ananas geçmiş yüzyıllarda mimarlar, sanatçılar ve zanaatkârlar için favori motif olmakla birlikte sandalye sırtlarından, merdiven korkuluklarındaki topuzlara, sütun başlarındaki süslemelerden halı, peçete, masa örtüsüne kadar birçok alanda asaleti, dostluğu ve konukseverliği temsil etmeye devam etmiştir. Hala günümüzde birçok toplumda algıları bu yönde etkiliyor olmalı ki, Türkiye dâhil dünyanın dört bir köşesinde “Ananas” adında birçok otel bulunmaktadır. Ülkemizde kemikleşmeye başlayan süper market zincirleri sayesinde ise ananas Türk sofrasındaki yerini kanıksıyor. Asilzade sofralarından pazarlara düşen ananasın üretimine Türkiye’de başlanmaması ise düşündürücü. Güzelliğine önem veren hanımlarımız bağırsakları düzenleyerek selülit oluşumunu engelleyen bol miktarda lif içeren bu meyveyi çok severek tüketeceklerdir